BÖBREK TAŞI ÇEŞİTLERİ NELERDİR?
Böbrek taşı çeşitlerinin bilinmesi tedavi için önemlidir. Böbrek taşının çeşidine göre tedavi yönlendirilebilirken tekrarlamaması için alınacak önlemler de belirlenebilir. Böbrek taşı çeşitleri şu şekildedir. Kalsiyum Taşları: En sık görülen böbrek taşı çeşididir. Böbrekte oluşan taşların birçoğu, genellikle kalsiyum oksalat formundaki kalsiyum taşlarıdır. Kalsiyum taşlarının görünümü genellikle ya büyük ve pürüzsüz ya da dikenli ve kabadır. Fındık, çikolata, meyve ve sebzelerde yüksek oranda bulunan oksalat karaciğer tarafından da üretilmektedir.
Beslenme şekli
Yüksek dozlarda D vitamini takviyesi alamı
Bağırsak bypass ameliyatı
Metabolik bozukluklar
Kullanılan bazı ilaçlar
Sarkoidoz rahatsızlığı idrarda kalsiyum veya oksalat konsantrasyonunu artırabilir.
Struvite taşları: Bu böbrek taşları genellikle idrar yolu enfeksiyonlarından sonra
oluşmaktadır. Struvite taşları hiçbir belirti vermeden çok hızlı bir şekilde büyüyebilir. Magnezyum, amonyum ve fosfattan oluşan Struvite taşları kadınlarda erkeklerden daha yaygındır.
Ürik asit taşları: Ürik asit taşları, genellikle idrarın normalden fazla asitik yapıda
olduğu durumlarda oluşur.
Yeterli miktarda su içilmemesi
Yüksek proteinli beslenme
Gut hastalarında
Vücuttaki normal asit seviyesinden daha yüksek seviyelere neden olan kalıtsal
hastalıklar
Kemoterapi gibi durumlarda ürik asit taşları oluşabilir.
Ürik asit, kendi başına taş oluşturabileceği gibi kalsiyum ile de taşlar oluşturabilir.
Sistin taşları: Sistin taşları nispeten daha az görülen ve sık tekrarlayan böbrek taşı türüdür. Böbreklerin sistin adı verilen amino asiti çok fazla salgılanmasına neden olan kalıtsal bozuklukta kaynaklanmaktadır. Erken yaşlarda görülmeye başlar ve sık tekrarladığı için böbrekleri yetmezliğe götürebilir.
Görüntüleme Yöntemleri
Üriner sistem taş tanısını kesin koyabilmek için radyolojik yöntemlere başvurulur. Burada sadecetaşın varlığı değil, lokalizasyonu, sayısı, boyutu, kimyasal yapısı, o taraf böbreğin fonksiyonunun ne derece etkilendiği, böbreğin kalikslerinin dallanması ve infindibulumlarının özelliği, yapı anomalisi (atnalı böbrek, UPJ darlığı gibi) var mı yok mu araştırılmalıdır. Zira bu kriterlere göre hastanın tedavisi planlanacaktır. Günümüzde tüm bu sorulara cevap verebilecek uzun yıllar altın standart olarak kabul edilen intravenöz pyelografinin yerini alan çok kesitli kontrastsız bilgisayarlı tomografi (ÇKBT) akut yan ağrısının tanısında standart görüntüleme yöntemi haline gelmiştir
Ultrasonografi (USG):
USG ilk prosedür olarak uygulanmalıdır. Üriner sistem taşlarının tespitinde radyasyon riski olmadığından güvenilirdir, tekrarlanabilir ve ucuz bir metottur. USG taşın kaliksler içinde, üreteropelvik bölgede ve üreterovezikal bileşkede lokalizasyonunu, yanı sıra üst üriner sistemdeki dilatasyonu belirleyebilmesi gibi avantajları yanında dezavantajları da vardır. Üreterin pelvise yakın bölümüyle alt ucu arasındaki büyük bir bölümünde lokalize olan taşları çoğu kere saptamayabilir ve tetkiki uygulayan kişiye bağımlı bir yöntemdir. Böbrek taşı 5 mm’den büyükse USG sensitivitesi %96,
spesifitesi yaklaşık %100’dür. Tüm taş lokalizasyonlarında ise spesifite ve sensitivitesi azalır ve sırasıyla %78 ve %31’dir.
Akut yan ağrısıyla başvuran önemli bir popülasyonda gebelerdir. Bu popülasyonda fetüsü radyasyonun zararlı etkilerine maruziyetten korumak için güvenilir bir yöntem olan USG ilk seçenektir
Direk Üriner Sistem Grafisi (DÜSG):
Böbrek taşlarının %90’ı radyoopaktır ve DÜSG’ görülürler .DÜSG’de yalnız ürik asit ve ksantin taşları görülmez. Bunlar da İVU’de dolum defektleri şeklinde görülürler. Direk üriner sistem grafisinin (böbrek, üreter, mesane radyogram.Sol yan ağrısı şikayeti olan hastaya çekilen intravenöz pyelografinin, direkt üriner sistem filminde L2-L3 vertebra hizasında sağda 1×1 cm ve sağda 2×5 cm boyutlarında, yine sağ pelvis içindeki 5mm’lik opasitenin görünen opasitelerin, piyelogram fazında
böbrek anatomisiyle olan ilişkisi görülmektedir. Ancak hastaya non-kontrast bilgisayarlı tomografi çekilecekse DÜSG çekilmesi gereksiz olduğundan önerilmemektedir
İntravenöz Pyelografi (İVP):
İntravenöz Pyelografi aynı anda hem ürolitiyazisi hemde üriner sistem anatomisini ortaya koyabilir..Uygun barsak hazırlığı yapılmış ve uygun şartlarda kontraendikasyon olmayan hastalarda planlı çekilen İVP ürolityasis tedavi planında yol gösterici olabilir. Bazı obstrüksiyon olgularında, uzun süreli korteks incelmesi ile birlikte olan hidronefroz olgularında erken nefrogram fazı görülmesine rağmen toplayıcı sistemin görüntülenemediği olgularda 2., 4., 6. ve 24. Saat geç filimler çekilebilir. Üriner sistem taşlarının tanısında İVU’nin sensitivitesi %87, spesifitesi %94’dır .İVP’nin kontrendike olduğu bazı durumlar şöyle sıralanabilir:
a. Kan kreatinini yüksek olan hastalar,
b. Kontrast maddeye karşı allerjisi olanlar,
c. Tip 2 diabeti olup da metformin türevi ilaç kullananlar.
Kontrast maddeye bağlı böbrek yetmezliği hastane ortamında gelişen böbrek yetmezliklerinde 2. sırada yer almaktadır. Kontrast maddeye karşı allerjisi olanlarda düşük moleküllü non-iyonik kontrast maddeler kullanılarak, ayrıca uygulamadan 12 ve 2 saat önce kortikosteroid (prednisolon) ve antihistaminik enjekte edilerek çekilebilir. Metformin kullanan diabetik hastalarda eğer kreatinin düzeyleri normal ise İVP çekileceği gün bu ilacı almama şartıyla çekilebilir, Aksi halde laktik asidoza sebep olabilir .
Kontrastsız Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografi (ÇKBT):
Üriner sistem taşlarının radyolojik tanısında günümüzde tercih edilen diğer bir yöntem kontrastsız bilgisayarlı tomografidir ve gün geçtikçe kullanım sıklığı artmaktadır . Bunun da bazı avantajları vardır;
1) DUSG’de görülmeyen radyolüsent taşlar bu teknikte görülebilir .
2) Kontrast maddeye karşı alerjisi olanlarda kontrastsız tomografi tercih edilen yöntemlerden biridir.
3) Önemli endikasyonlarından biri de renal kolik şikayeti ile başvuran bir hastada böbrek yanında
üreter taşlarını da göstermesi açısından özellikle spiral tomografi tercih edilen bir yöntemdir .
Böbrek Taşı Hangi Yaşlarda Görülür?
Genel olarak, böbrek taşları daha sık olarak 20 ila 40 yaşları arasındaki bireylerde görülür. Böbrek taşı oluşumunu etkileyen faktörler arasında aşırı tuz alımı, yetersiz sıvı tüketimi, aile geçmişi, belirli tıbbi durumlar (örneğin, gut hastalığı,inflamatuar bağırsak hastalıkları) ve bazı ilaçlar yer alabilir. Beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı faktörleri ve genetik yatkınlık böbrek taşlarının oluşumunda önemli rol oynar.
Böbrek taşları her yaşta görülebilir ve belirli yaş aralıklarında daha yaygın olarak ortaya çıkabilirler. Ancak yaş grubuna göre bazı farklılıklar da vardır: