Atrial septal defekt (ASD), en sık görülen konjenital kalp defektlerinden biridir ve yaklaşık olarak çocukların ¼’ünde ortaya çıkabilen bir durumdur. Kalbin kulakçık olarak bilinen yapıları olan atriumlar arasındaki duvarın (septum) tam kapalı olmamasını ve sağ ve sol atrium arasındaki etkileşimin devam ettiğini ifade eder.
ASD’ler kendi içerisinde çeşitli alt tiplere ayrılır:
Atrial septal defektlerin en sık görülen alt tipi ostium sekundum defektidir. Atriumların arasındaki
duvarın ortasındaki açıklığı ifade eder.
Ostium primum defekti, ostium sekunduma göre duvarında daha alt kısımlarında olan defekti tanımlar. Bu asd tipine diğer konjenital kalp rahatsızlıkları da eşlik edebileceği için dikkatli olunmalıdır.
Daha nadir görülen bu ASD tipi, septumun üst kısımlarındaki bir defekti ifade eder. Sinüs venosus defektine kalp çevresindeki damarlar arasında oluşan anormal bağlantılar da eşlik edebilir.
Koroner sinüs, kalbin toplardamarlarındaki (venlerindeki) kanın aktığı yapıyı tanımlar. Koroner sinüs defekti bu yapı ile sol atrium arasındaki duvar anormalliğini ifade eder.
Atrial septal defekt ile dünyaya gelen birçok bebekte başlangıçta herhangi bir belirti mevcut olmayabilir ancak yaşın ilerlemesi sonrasında çeşitli belirti ve bulgular ortaya çıkabilir:
Konjenital kalp hastalıklarının en sık görülen formlarından biri olan atrial septal defekt kadınlarda erkeklere göre daha sık olarak tespit edilen bir problemdir. Çoğu konjenital kalp defektinde altta yatan nedenlerin başında genetik faktörler ve gebelik döneminde anne adayı ile ilgili çeşitli durumlar yer alır.
Bu rahatsızlıkların yaklaşık olarak %10’undan spesifik genetik problemler sorumludur. Aile bireyleri arasında geçiş gösterebilen Down sendromu gibi hastalıklara ASD eşlik edebilir.
Anne adayının hamilelik döneminde alkol ya da madde kullanması veya diyabet (şeker hastalığı), lupus ya da kızamıkçık gibi rahatsızlıklar geçirmesi de konjenital kalp hastalığı oluşmasında etkili olabilir.
Kızamıkçık enfeksiyonu özellikle hamileliğin ilk aylarında ortaya çıkması halinde çocukta konjenital kalp hastalığı gelişme riskinde bir artış söz konusu olabilir.